30 Aralık 2013 Pazartesi

Instagramda paylaşılan ve hoşuma giden

'...bir adam var düşümde tam dokunacakken uyandırıldığım,
bir adam var sonumuzun ne olacağını hiç öğrenemediğim
düşümde bir adam var benim mi bilemediğim
bir adam var diyorum düşünüp düşümden ayrı kaldığım...'

oya & bora- sevdikçe

Deniz üstü  bir dolunay
Gece hükümdarlığa aday
Üstümüz başımız kum olmuş canım
Deli rüzgar kimin umrunda
Sevdikçe daha da güzelsin
Dalgalar yosun saçlarında
Bırak deniz üstümüze gelsin
Yıkanırız sarhoşluğunda
Masum görünen mesafeler
Azalır bu aşkın etkisi
Dudağına yapışan sözler canım
Sevişmelerin habercisi
Sevdikçe daha da güzelsin
Yıldızlar yanar gözlerinde

Aşk için şarkılar söylensin
Tutuşalım nağmelerinde
Sevdikçe daha güzelsin
Sevildikçe en güzel
Söyle birtanem söyle
Bizim şarkımız mutlu biter
Söyle birtanem söyle
Bizim şarkımız mutlu biter
Gökte öyle çok yıldız var ki
 
Uykuya cağırır gözleri
Hayal kurmanın zamanıdır canım
Sessizliğe yum sözlerini
Sevdikçe daha da güzelsin
Dalgalar yosun saçlarında
Bırak deniz üstümüze gelsin

Yıkanırız sarhoşluğunda

16 Aralık 2013 Pazartesi

Sanayi Devriminin Toplum Psikodinamiğine Etkisi Üzerine Not

"Sıradan bir sabahtı. Uyandım, çayın altını yaktım, su kaynarken kahvaltı masasını hazırlamaya başladım. Peyniri, zeytini ve çay bardağını tek tek masaya koydum. Tam o anda evde ekmek olmadığının farkına varıp, bakkala gitmek için eşofmanımı giydim. Anahtarı ve buzdolabının üzerindeki bozuk paraları cebime koyup kapı dışına çıktım. Ayağıma teee on altı yaşındayken annemin 'Oğlum büyüme çağındasın seneye de giyersin' diyerek aldığı 45 numara terlikleri geçirerek bayırın aşağısındaki bakkala doğru gitmeye başladım. Bayırdan inerken ayağımdaki terlikler büyük olduğu için parmaklarım asfalta değiyor, asfalt da sıcak olduğundan parmak uçlarım yanıyordu. Ben de reflekssel olarak dizlerimi daha fazla kıvırıyordum. Buraya kadar her şey normal gibiydi, fakat gelin görün ki annem ileri görüşlüydü, annem kurnazdı... Eşofmanı da büyük almıştı. Eşofmanın cebi derin olduğu için dizim cebimdeki para ile anahtara çarpıyor ve 'çüküde çüküde'  diye sesler çıkararak bakkala doğru seğirtiyordum. İnce bir insan olduğum için mahallenin gelinlik kızlarına gönderme diye algılanmasın, ayıp olmasın diye elimle para ve anahtarı sabitleyip sesi keserek yürümeye devam ettim. Bakkala geldiğimde ekmeğin kalmadığını ama ekmek arabasının yolda olduğunu, biraz beklersem geleceğini öğrendim. 'Hayhay' deyip bakkalın önündeki bira kasalarına oturarak bekledim.

Beklerken birden onu gördüm. Köşedeki duvarın orda durmuş, bütün alımlılığıyla bana bakıyordu. Bizim gibi mütevazı, binalarının dış cephesi kilim desenli mozaiklerle kaplanarak güzelmiş gibi gösterilen bir mahallede ne arıyordu bu bebek? Kendimi daha fazla tutamadım ve yanına gittim. Evet şu ana kadar mahallemize girmiş en süpersonik arabaydı o ve beni çok etkilemişti. Asil adımlarla yanına yaklaştım ve acaba kaç yapıyor diye ellerimi gözlerimin kenarlarına siper ederek içine baktım. Geniş iç hacmi ve iç mekan tasarımının zarif olduğu kadar rahat da olması beni daha da bi etkiledi. Ben öyle etkilene etkilene arabaya bakarken birden alarmı çaldı. Panik halinde 'çüküde çüküde çüküde' diye ordan kaçtım. Karşıdaki balkondan bi adam çıkıp 'Laan dolaşmayın arabanın etrafında' diye bağırdıktan sonra küfretti. Zarif bir insan evladı olduğum için 'Abi kusura bakma, ben sadece arabanın kadranına bakacaktım' diye özür diledim. Adam 'Umut sen misin lan tırto?' diye beni tanırcasına seslendi. Güneş arkasında olduğu için yüzünü seçemiyordum. 'Evet benim abi, fakat siz?' diye sordum. 'Yakup lan, Yakup! Tanımadın mı? Dur bekle, aşağıya geliyorum' dedi.

Yakup'la çocukluk arkadaşıydık, annem sürekli Yakup'u bana 'ateş gibi çocuk, mateş gibi çocuk' diye överdi. 'Her gün bulgur yiye yiye, yemeden içmeden Zeytinburnu'nda ev yaptırdı ailesi' diye örnek gösterirdi Yakupgil'i. Ama bütün bunlara rağmen Yakup bana karşı hep saygılıydı. Küçükken o Pinokyo bisikletiyle gezmekten yorulduğunda bisikletini bayırdan binmeden çıkarmama izin verir, hatta evlerine kadar götürmeme de müsaade ederdi. İyi çocuktu Yakup. Aynı mahallede oturmamıza rağmen yıllardır görüşmemiştik. İndi aşağı, konuştuk. Başladı arabasının özelliklerini anlatmaya. Dur durak bilmiyordu, anlattıkça anlattı. İnceden uyuz oldum Yakup'a. 'İstersen bir tur vereyim. Ha ha ha!' deyince iyice tepem attı. Neyse ki o anda ekmek arabası geldi. Tam bakkala girerken 'Ne var oğlum, ben de Bora Sürücü Kursu'na yazıldım' diye laf soktum.

Ekmeğimi alıp sinir içinde eve döndüm. Dolaptan reçeli çıkarıp, kaynaya kaynaya suyu bitmiş çaydanlığa tekrar su koyarak altını yaktım. Yakup'u, arabasını, onun zenginliğini ve benim şu halimi bir müddet düşündüm, sonra annemin 'Bulgur yiye yiye ev yaptılar' sözü aklıma geldi. Koşup kalem kağıt aldım, hemen iki yıllık bir kalkınma planı hazırladım kendime. Bu plana göre evdeki gereksiz eşyaları elden çıkarıp paraya çevirecek, kenarda köşede duran paraları da değerlendirecektim, ayrıca gereksiz harcamalarımı da kesecektim. Evet planımı şu anda, şimdi hayata geçirecektim. Hemen gidip kışlık pantolonlarımın, montumun ceplerine baktım. Kenarda köşede kalmış, astarın içine düşmüş 50 binlikleri, 100 binlikleri toplayıp, koltuğun altına iki gün önce düşmüş olan 250 bin lirayla birleştirip dikiş kutusunda bir fon oluşturdum. Evet planım tıkır tıkır işliyordu. Sonra gözüme masa üzerindeki reçel kasesi ilişti. Reçel benim için gereksiz bir harcamaydı. Hemen kaseyi paketleyip dışarı çıktım. Bu arada aldığım ekmeği yemeyip akşam yiyecek olmam, plana dahil değildi ama ayrı bir kar marjıydı.

Minibüse binip dergiye doğru hareket ettim. Şoför bir müddet sonra 'Evet ücretini uzatmayan kalmasın!' diye aynadan beni keserek seslendi. Cebimde bozuk olmasına rağmen külçe gibi bir 20 milyon çıkardım. 'Arkadaşım bozuğun yok muydu?' dedi şoför. 'Yok abi' dedim. 'Al kardeşim paranı, nerden bozucam ben' dedi. 'Abi bozaydınız' diye usulcasına seslenirken parayı cebime koydum. Bi müddet öyle gerilimli gerilimli gittik, sonra ben utanıp 'E o zaman ben ineyim abi' dedim. 'E in bari!' deyip indirdi beni. Evet Sarıyer'den Maslak'a kadar bedava gelmiştim. Başka bir minibüs çevirdim. Dördüncü Levent mevkiine geldiğimizde şoför bana 'Arkadaşım sen ücretini ödedin mi?' dedi. 'Haa abi dalmışım' deyip bu sefer bir milyon çıkararak 'Şurdan bi Sarıyer alır mısınız?' dedim. 'Ne Sarıyer'i kardeşim, inip ters istikametten bineceksin sen' dedi. 'Öyle mi abi? Ben buranın yabancısıyım da' deyip indim. Planım dahilinde 850 bin lira masrafa girmeden metro istayonuna kadar gelmiştim. Ordan metroya insan gibi binip dergiye geldim.

Dergide Serkan Altuniğne öyle mal gibi oturmuş espri düşünüyordu, merabalaştık. 'Serkancığım, bir arkadaşım Malatya Arguvan yöresinin vişnelerini dalından kopararak yaptığı özel ev yapımı reçel getirdi. Satayım mı sana, hem çocuğa da yardım olur' dedim. 'Abi n'apıyım ben reçeli?' dedi. 'Öyle deme oğlum egzamaya, kolite, bağırsak düğümlenmesine birebir bu reçel. Tee Avrupa'lardan gelip yiyorlar bunu' diye övdüm reçeli. 'Eh bi bakiim' dedi, paketi açıp gösterdim. 'Abi bunun içinde ekmek kırıntıları var yaa!' diye zırladı Serkan. 'Ah be Serkanım, güzel olduğun kadar aptalsın da' dedim ve 'reçele bütün tadı veren o kırıntılar. Ekmek kırıntıları reçelle etkileşiyor ve öyle kıvama geliyor. O kırıntıyı at, bi şeye benzemez bu reçel' deyip ağzına bi parmak reçel sürdüm. Baktım sevdi, 20 milyon fiyat çektim; pazarlık yaptık, 3 milyona anlaştık sattım. Odama gidip plana göz atıp, çeşitli notlar aldım. Plana göre günde 2 milyon 200 bin lira kar yapmam gerekirken ben bugün 3 milyon 850 bin lira artı bir ekmek kar etmiştim.

İlk gün için süper bi oran tutturmanın sevinciyle dolup taştığım anda, evden çıkarken çaydanlığın altını kapatmadığımı fark ettim. Panik içinde hemen bi taksiye atlayıp eve doğru gittim. Taksimetre arttıkça başımdan aşağı soğuk terler boşanıyor, hırsımdan elimdeki plan kağıdını küçük küçük parçalara ayırıyordum. Eve iki yüz metre kadar kala taksimetre 23 milyon 850 bin lirayı, yani cebimdeki bütün parayı gösterdiği anda taksiden indim. Hayırlı işler dileyip eve doğru koşmaya başladım. Eve koşarken Yakup süpersonik arabasıyla yanımdan geçti. Sanki ben de mahallenin küçük çocuklarıyla beraber onun arabasının peşinden koşuyormuşum gibi oldu. Yakup da öyle zannetti ki 'Dori dori dori' diye kornaya basarak daha bi coşarak geçti yanımdan.

Güçbela eve gittiğimde çayın altının kendiliğinden söndüğünü, zira tüpün bittiğini gördüm. Yeni tüp almak için dikiş kutusundaki fona baktım ama sadece 650 bin lira vardı. Sonra Yakup'tan borç istemeye karar verdim. Ne de olsa Yakup iyi çocuktu, bana karşı hep saygılıydı." 

-( umut sarıkaya-benimde söyleyeceklerim var)

19 Eylül 2013 Perşembe

hükümet kadın repliği :)

Bu dünya, senden olmayanlarla hoştur. Onların sana verdiği ilimlerle, kıymetlerle, gönüllerle hoştur. Sadece senin gibiler değil, senden olmayan da çok yaşasın ki, sen de yaşa. Hele bir de onun gözüyle gör şu fani dünyayı. Herkes beyaz olsa, o zaman beyazı fark edemezsin ki. Değil mi? Ve yahut da siyah. Beyaz en güzel siyahta belli eder kendini. Beni ben yapan yegane şey, benden olmayandır. O yoksa, sen de yoksun. Ne anlamın kalır ne rengin belli olur, ne de tadın.




31 Temmuz 2013 Çarşamba

anlamlı değil mi?

Kar taneleri ne güzel anlatıyor, birbirlerine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu...MEVLANA

17 Haziran 2013 Pazartesi

kendimce haklı olarak...

böyle güzel sözler yazıyorum ancak, amacına ulaşmıyor hiçbir şey.
ne yapmam gerektiğini çok iyi biliyorum ama yapamıyorum o gücü bulamıyorum ama sevdiğim adam o gücü buluyorsa kendinde bende bulmalıyım.
kendimi aşacagım, açılacagım yeni denizlere, yelkenler fora...
ondan yana sıkıntılarım var, beni boyle kabul eden bana deger veren başka biriyle birlikte olmam lazım diye düşünüyorum daha doğrusu açıkca beni başkaları kapar zaten çünkü ömrümüm sonuna kadar onu sevebilirim ama ömrümüm sonuna kadar onu  bekleyemeyeceğim...
şunu bilir şunu söylerim bu konuda  birini seviyorsan eğer
gerçekten seviyorsan, gerçek bir aşktan bahsediyorsak, kişi kendinden daha çok kabullenir sevdiğini, ona saygı duyar, sadece kendi kuralların yok bu hayatta, beni özgür bırakmalısın yoksa görüldüğü gibi kopukluklar ayrılıklar yaşanır.... sen beni kabul etmedin ey sevgili... şimdi ben ne yapmalıyım?
seviyormuş, ne sevgisi ya neyin kafasını yaşıyorsun sen? seviyorsan sahip çık!
güzel bir söz, güzel bir gün, güzel bir hafta... paylaşımlar, anlayışlar artsın...

Anlayışım arttıkça,


Bildiklerim azalıyor.



TOMMASO CAMPANELLA

13 Haziran 2013 Perşembe

var bir sitemim hayatta her şey kısmet değil...

hayatımdan bazı kesitler gözümün önünden geçiyor son 3-4 aydır cok dusunuyorum herseyi,
bir yere varamıyorum gerçekten çok ciddi karar vermem gerekiyor keskin bir  U dönüşü istiyorum.
çünkü hayatımdaki kişiye karşı ilişkimize karşı sorumluluklarımı yerine getirdim, çabaladım, elimden geleni yaptım ailemi bile karşıma aldım şu an bekleme modundayım ama bu ne kadar daha devam eder bilmiyorum. Vicdanım rahat en azından...
bana hep  millet'ten örnek verip yeri geldiğinde ama millet böyle yapmıyor dediğimde,
milletten bize ne diyen herkese burdan sitemlerimi belirtiyorum.

12 Haziran 2013 Çarşamba

ben buldum ben sonunda oldu :)

şimdi diyeceksiniz ki ne buldun ne yaptın da bu kadar sevindin, hemen anlatayım...
sivri burun nude rugan ayakkabı istiyordum ama istediğim kalitede, modelde ya da renk tonunda bulamıyordum sonunda bir alışveriş sitesi olan butigo'dan buldum ve aldım...
hikayesi biraz uzun ve karışık şöyle ki; 36'sını aldım geldi ayağımı biraz sıkar gibi oldu geri iade ettim.
37 sini sipariş verdim geldi bu sefer de ayağıma bol geldi yururken cıkıveriyor ayağımdan onu da arkadaşım benden satın aldı... sonra ben 36 sını tekrar aldım ayagımı sıksa da giyeceğim çok mutlu oldum dün sipariş gelince :) başka bir arkadaşımda burnu açık olanından istedi o da cok guzel ve şık, kıskandım ondan da alacağım :) ihhhiiiiiiiiiiiiiiiii :))
resim koyamadım ama nasıl göstercem cicilerimi size yaaa!
neyse burdan ayakkabılara bakarsınız benimki 'juliette'  
www.butigo.com

selam

epeydir yazamıyordum, kafamı toparlayıp paylaşmak istediklerim var ama
öncelikle bir kaç özlü söz paylaşmak istiyorum...

Aşk köprü kurmaktır. İnsanlar köprü kuracaklarına duvar ördükleri için yanlız kalırlar. (newton)
Biz başka severdik o yüzden başkasını sevemedik ! (mehmet doğan)
Aşka karşı kazanabilecek tek zafer kaçıştır... (napoleon bonaparte)
Hangi dinden olursak olalım, sevgi fukarası olmayalım. (sakıp sabancı)

sevgiyle kalın...

28 Mayıs 2013 Salı

akşam akşam

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/23380397.asp

Ayse Aral'ın yazısına bayıldım. Kendimi buldum sanki, okuyunuz lütfen çok samimi...

tam da  sevdiceğimle mesajlaşırken okudum bu yazıyı aynı durumdayız yani...

27 Mayıs 2013 Pazartesi

anormal bir gün

gunaydın yoğun bir gün ve hafta olucak sanırım nefes almadan çalışıyorum...
bu kadar yoğunluğun üstüne insanların alakasız tripleri, ya da ben telefonda konusurken bi kelimeye takılıp benimle dalga geçmesine dayanamıyorum sinirleniyorum... halbuki guzel şeyler yazmak istiyorum neyse sakinleşince görüşürüz....
bir de yoğunlukta gizli müşteri araması yapıyorlar ya nasıl oluyorum tahmin edin, :(

23 Mayıs 2013 Perşembe

günaydınnn

23 mayıs perşembe bugün güzel bir gün, hafta yoğun geçti yarın cuma çok mutluyum.
hem haftasonu hem de yarın sevdiğimle buluşacağız... heyecanlıyım...
bir an önce cuma akşamı gelsin ve hiç bitmesin, onun yanındayken zman gercekten dursun istiyorum.
sadece bizim için dursun ama başkaları için geçebilir, ben hep onun yanında kalmak istiyorum kokusunu sevdiğim güzel gözlü melek yüzlü sevgilim :)

melek demişken aklıma geldi bu arada salı günü bir akrabamıza gittik, babamın amcasının torunu oluyor benden 3 yaş falan küçük, çok severim bayadır görüşmemiştik, uzun uzun sohbet ettik, guzel vakit geçti, dertleştik, güldük, herşeyden konuştuk Meleklerle Yaşamak adlı kitaptan bahsettik, paylaşımlarda bulunduk, ortak bir çok yönümüz var. Mumlar, bioenerji, melekler, insanlar, sevgi, aşk, Allah, hayat, inanış,varoluş.... bir sürü bir sürü şeyyy......tekrarını istiyoruz... :)

18 Mayıs 2013 Cumartesi

aşk, emek, sevgi, tesadüf, sürpriz

hayatımın aşkı bana bir kitap hediye etti benim adıma imzalatmış
arabanın torpidosuna saklamış birde bak bak :) görünce çok sevindim
ilk sayfayı açtım, kitabı benim için imzalatmış! ilginç olan bu değil tabi...
bir baktım ne göreyim kitabın yazarı Müge Acar. aa aaa dedim Müge acar; benim ortaokul öğretmenimdi o da şaşırdı tabi ki tesadufe bak hayat minik süprizlerle dolu, sevincim ikiye katlandı
şimdi gel de gör beni,
beni böyle mutlu eden biri var... beni düşünen biri var... bu guzel suprizi hazırlayan emek sarfeden biri var...
soruyorum tüm dünyaya,  ben bu adamdan nasıl vazgeceyim ?

sen varsan her şey tamam, sen yoksan her şey eksik!!!

aşık olduğum tek erkek var bu dünyada ne olursa olsun ömrümün sonuna kadar onu sevecegim hatta öteki dünyada da seveceğim çünkü sevgim sonsuz çünkü ona sevgim Allah'tan geliyor, içten geliyor, onu sevmek benim görevim bunun için yaratıldım... o da beni sevmek için yaratıldı...
aramızda çok güçlü bir bağ var, biz birbirimiz için yaratıldık...
konusmasak da anlaşıyoruz görmesek de hissediyoruz ama bu yetmiyor bana hep yanında olmak hayatında olmak istiyorum huzur buluyorum onunla
onsuz yaşam zorlu taşlı patika bir yolda onun yardımı olmadan yürüyememek gibi...
o varken başım dik yürüyorum kendime daha bir güveniyorum. Kendimi çok daha güzel hissediyorum, daha güzel konuşuyorum daha güzel oturuyorum... nefes alabiliyorum, gerçekten yaşadığımı hissediyorum
Onun aşkıyla doyuyorum. Onun varlığıyla tamamlanıyorum.
O yokken içim yanıyor acı çekiyorum sevdiğim birini kaybetmiş gibi oluyorum elinden oyuncağı alınan çocuk gibi oluyorum ağlıyorum gözyaşlarım koynuma akıyor yine de yüreğim soğumuyor...
bağırsam olmuyor çağırsam olmuyor gitsem olmuyor gitmesem olmuyor :(

16 Mayıs 2013 Perşembe

bu arada bugün yakala.co' da çok guzel secenekler var.
set kebap, the north shield, yavuz iskender :)
bir de masaj keyfi etiler veya asmalı' da offf keyfe gell :)

http://www.yakala.co/firsat-sehir/istanbul-avrupa/

santralllllll

15 mayıs carsamba akşamı okulumun etkinliklerinden olan mayfest' e katıldım.
lunapark vardı bu sene organizasyon her sene daha iyi oluyor.
dün sahnede SEZEN AKSU vardı..... Muzip eğlenceli duygusal hayatın içinden...
süperdi; tek başıma ilk defa bu kadar keyif aldığım tek etkinlikti :)
bugunde yarında konserler devam ediyor...

9 Mayıs 2013 Perşembe

B.Jasmine

tekin acar kozmetik internet sitesinden en çok istediğim parfumu satın aldım dün kargo elime ulaştı
çok mutlu oldummmm ve paylaşmak istedimmmm :)

7 Mayıs 2013 Salı

herkesin bana soru sormasından bıktım
ne meraklısınız!

herkesin bana fikir vermesinden teselli etsinden de bıktım, abi bırakın kendi düşünceleriniz size kalsın.
benim derdim için herkes benden çok konuşuyor. benimle birlikte susan ve dinleyen insan istiyorum.
sürekli konuşan bir dediği ötekini tutmayan dırdırcı insanlar uzak olsun benden
yeter ya aaaaaaa!
dün yabancı bir arkadaşımı gördüm iki dk sohbet ettik fazla konuşamadık ama o beni anladı.
yabancı olun biraz avrupalı davranın, şu küçücük zihinlerinizi genişletin artık, çıldırıyorum...
etrafımda beni anlayan insanlar arkadaşlar dostlar arıyorum...

bilginize

6 Mayıs 2013 Pazartesi

seni bazen anlamıyorum derken bile aslında seni anlıyorum
beni arama sorma  diyorum ama aslında aramanı istiyorum
senden uzak durmam lazım ama deli gibi sana koşmak ve sarılmak istiyorum
mecburuz boyle davranmaya ama biliyorum sende bana gelmek istiyorsun
neden engeller var aramızda

2 Mayıs 2013 Perşembe

ayrıldık ama içimde hala bitmiyorsun...

hani sabahları kalkınca sıcacık tomurcuk kokan çayın lezzetini yudumlarken hissettiğin huzur vardır ya
işte içimde sana karşı öyle bir huzur var,
küçücük bir çocukken annenin işten dönmesini dört gözle beklersin ya camdan bakarsın ya da kapının önünde beklersin o saatler geçmek bilmez ama sonunda onu sokağın başında gördüğünde koşarak ona gidersin ya
işte içimde sana karşı öyle bir özlem var,
bir gün dualarının kabul olacağına inanıp hergün yeniden dua edersin ya
işte içimde sana karşı öyle bir umut var,

18 Nisan 2013 Perşembe

sen benim kalbimdeki yarasın,
adımda saklısın
dilimde hep söylemek istediğim sözsün
kokun burnumda sızım sızım sızlıyor....

23 Mart 2013 Cumartesi

bir sevmek bin defa ölmek demekmiş

Aşkın şarabından bilmeden içtim

Sevda yolundan bilmeden geçtim
Aşkın bir alevmiş yar yar, bir ateş parçası
Bilmeden gönlümü ateşe verdim
Bir sevmek bin defa ölmek demekmiş
Bin defa ölüp de hiç ölmemekmiş

içimden geçen sessiz şarkılar...

Hatırlarım bugün gibi sessiz geçen son geceyi


Başın öne eğik bir suçlu gibi bana verdiğin hediyeyi

İki küçük kol düğmesi bütün bir aşk hikayesi

İki düğme iki ayrı kolda bizim gibi ayrı yolda

günaydın

yağmurlu bir cumartesi sabahı... işteyim... dilime şarkı dolandı sabah sabah, paylaşıyorum...   Bir varsın bir yoksun başımı döndürdün
Kırık dökük bu aşk saç baş yoldurdu bak
Çıkmaz sokak sonu bu işin sorunu
Ben yokum yoruldum azat et kalbinden
Nerede yanlışlar yaptık sorma derin
İpin ucu kaçmış bir kere… Tatlım
Yok yok yok yok hiç şansım yok
Bu hayat bana hiç gülmez yok
Gönlümün sahibi yok bundan böyle
Çok çok çok çok dertlerim çok
Var desem de hiç sabrım yok
Kendimi kandırmak yok bundan böyle

21 Mart 2013 Perşembe

kalbin atacak oflaya oflayaaaa

Senden sonra beni bir tek geceler anladı
Bir de sigaramın boynu bükük dumanı
Senden sonra beni bir tek duvarlar anladı
Bir de masadaki yazdığın o son yazı
Kağıttan bir kayık gibi
Okyanuslara attın beni
Sırılsıklam ve bir başıma
Unutmadım terkettiğini
Bir gün bakacaksın arkaya
Öyle durup bıraktıklarına
Aklına gelecek eskiler
Kalbin atacak hıçkıra hıçkıra
Bir gün anlayacaksın ya
Utanacaksın yaptıklarına
Aklına gelecek eskiler
Kalbin atacak oflaya oflaya



GÜL KOKUSU...

sen sevmeye yeltenmemişsin çocuk

belki de kendine güvenmemişsin…
gönlün kurak yaslarla
büyümemişsin çocuk…
nefes almak yeter sanma
yasamayı öğrenmemişsin…
denedim denedim diyorsun
anlamıyorsun!
her sevginin sonu acı çekmek mı

sanıyorsun…
sevenler gerçekten gider mi
gitmekle sevgi biter mı…
gönül gül gibidir
dikenler gönül deler mi…
gül kokusu kalır sana dokunanın elinde..
sanma ki kalp yasar
yalanların himayesinde
zulümler diken olur
hercai hevesinde…
Unutma dikenin güzelliği
yalnız gül sayesinde…

okuyunuz...

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/22261303.asp
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/22454008.asp


http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/22167319.asp
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/19687475.asp
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20261151.asp
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21068970.asp

http://www.skyturk360.com/haberdetay.asp?id=22168

68 kuşağının sembol isimlerinden Yusuf Aslan'ın annesi Mediha Aslan yaşamını yitirdi.

Uzun zamandır yürüme ve konuşma zorluğu çeken Mediha Aslan, Alzheimer tedavisi görüyordu.

88 yaşında hayata veda eden Mediha Aslan'ın oğlu Yusuf Aslan, Deniz Gezmiş'le birlikte Nurhak'a giderken, Sivas Şarkışla'da yaralı olarak yakalanmış, Sıkıyönetim Mahkemeleri'nde yapılan yargılamanın ardından 6 Mayıs 1972'de arkadaşları Deniz Gezmiş ve Hüseyin İnan'la birlikte asılarak idam edilmişti.

Yusuf Aslan idam edilmeden önce son sözleri sorulduğuna, "Ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu için şerefimle bir defa ölüyorum. Sizler, bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz" diyerek tarihe damga vurmuştu.

güne şiirle başlayalım

nerde bizde o yürek sevgiliyi sevecek
hiç şikayet etmeden karşılıksız verecek

olsa bizde o yürek affetmeyi bilecek
kendinden başkasını kendinden çok sevecek

yok yok bizde o yürek hakikati görecek
nefsinden geçse insan aşka boyun eğecek

Musa Dede-  http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/22831814.asp?yazarid=459

19 Mart 2013 Salı

CANIMIN İÇİ

İnsanın canı su bile içmek istemez mi? benim canım istemiyor dünden beri su bile içmiyorum
yemek hele hiç istemiyor, cok sıkıldım cok bunaldım ne zaman geçicek bu ruh halim??

farkındayım toparlanmak gerek hayat devam ediyor ama ben toparlanmak istemiyorum sadece onu istiyorum
yeniden onunla birlikte olmak istiyorum onunla kavga etmek istiyorum onunla sahilde dolaşmakonunla kahve içmek onunla dertleşmek onunla dedikodu yapmak istiyorum...
hayatı onunla elele yuruyerek geçirmek istiyorum...
teninin kokusu o kadar cok özledim ki hemen burnum sızlıyor gözlerim doluyor... kalbim bi tuhaf
hem çok acı çekiyorum hem mutluyum onunla
birlikte olduğumuz her güne şükrettim
o hayatımdayken daha güzeldi her şey daha farklıydı bana hep olumlu davranışlar, düşünceler kazandırdı
ama çok zor bir çocuk, karakteri aşırı sağlam nasıl bu kadar güçlü durabiliyor...
zorluklar karşısında kendini ele vermeden hayatına devam ediyor; biliyorum o da çok üzülüyor ama gelmiyor bana gelemiyor, gelmek istesede gelmiyor gelemiyor. bir şey ona engel oluyor...
dışardan beni gören güçlü sanıyor ama değilim aslında, isyanım var sabrım yok ama
hala bir ümidim var yine birlikte olacagız güzel günler yine devam edicek
yine birlikte ağlayıp birlikte kahkaha atacağız...
çok özledim ben onu....
kimse beni anlamıyor!

18 Mart 2013 Pazartesi

18 Mart Çanakkale Zaferi- şehitlerimizi unutmayalım....

'Size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum'  dedi Mustafa KEMAL.
Ne canlar verildi bu vatan için;
sonunda zafer Türk milletinindi. Türk'üm diyen herkesindi.

Mehmet Akif ERSOY:
'Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker!

Gökten ecdâd inerek, öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor tevhîdi,
Bedr’in aslanları ancak bu kadar şanlı idi.'



sdd

Aldığım nefesin yarısını
bir yerlerde unutmuş gibi halim

ne yaşıyorum ne ölüyorum
geçicek diyorlar işte o günü
bekliyorum...

13 Mart 2013 Çarşamba

günün sözü

ERTELEMEK, YAŞAMIN MAYASINI KAÇIRIR.


KIZDIYSAN BAĞIR, SEVİNDİYSEN SÖYLE,

ÖZLEDİYSEN ARKANSINDAN KOŞ.

'Elif ŞAFAK'